Panik Yok… Biz Bu Travmayı Atlatırız…
Bir önceki yazımda bugüne dair 3 başlıkta yazı yazacağımı belirtmiştim ve ilk yazım olan "Ekonomik saldırı mı Yoksa Kendim Ettim Kendim Buldum Durumu mu?" başlığı altında yaşanan ekonomik travmaya nasıl anladığımı paylaşmaya çalışmıştım...
Bu travma sürecini akut bir krize dönüşmeden atlatacağımıza dair inancıma dayanak olan bazı tespitlerimi paylaşmak için de bu yazıyı paylaşmak istedim sizlerle...
Son başlık olan "Ekonomi Yönetiminde Bugünden Yarına Ders Çıkarır mıyız?" başlıklı yazımı ise travma sürecinden sonra paylaşacağım. Çünkü geçmişte yapılan hatalara değineceğim o yazımın bugüne bir yararı olmayacak. o nedenle yarının konularını yarın yazmak da fayda var...
"Kriz Yönetimi ile ilgili benimde verdiğim eğitimlerde ve inceleyeceğiniz öğretilerde ilk tavsiye bir krizi tetikleyecek bir travma ile karşı karşıya iseniz sakin olmanızdır. Yangın çıktığında sakin olmazsanız yangın merdivenini bulamazsınız, hatta yangını söndürecek yangın tüpünü de kullanmayı akıl edemezsiniz…
Ülkemiz sonuçları bir krize dönüşebilecek ekonomik travma ile karşı karşıyadır öyleyse önce herkes sakin olacak…
İktidar sakin olacak, muhalefet sakin olacak, iktidar yanlısı olanlar sakin olacak, iktidar karşıtı olanlar sakin olacak, Başkanın destekleyenler sakin olacak, Başkanı istemeyenler sakin olacak, Başkan sakin olacak…
Sakin olun, çünkü ülkenin bu travmanın akut bir krize dönüşmemesi için birçok bileşen var. Üstelik bu bileşenlerin bir kısmı mevcut yönetimin kimin elinde olduğuna veya nasıl yönettiğine bakmaksızın devreye girecek veya travmayı atlatmamız için bize yardımcı olacak nitelikte…
Öncelikle AB ve Asya Kapitalistleri, Bu Ülke'nin Batmasına İzin Vermez...
ABD’de patlayan tüm dünyayı saran ekonomik krizin bizleri kara kara düşündürdüğü dönemde bir arkadaşım ile sohbet ederken, “ne olacak bu dünyanın hali Üstad…” minvalinde bir soru sormuştum…
O da gülümsemiş ve “merak etme kapitalist kardeşlerimiz (!) bu dünyanın iflas etmesine izin vermezler” demişti. (Aslında kapitalistleri pek de sevmez kendileri)
Bizim gireceğimiz derin ve büyük bir ekonomik kriz başta AB olmak üzere Asya piyasalarında domino etkisi yapacak, hatta ABD piyasaları bile az veya çok olumsuz etkilenecek. Merak edenler yaşamakta olduğumuz travma ile ilgili ilgili, ABD piyasalarında yaşananları, AB ülkelerindeki kaygıları ve Asya ülkelerindeki korkuyu uluslararası sitelerdeki haber, makale ve yorumlardan takip edebilir.
Bu nedenle ABD bize bir akut ve derin bir kriz yaşatmak isteyebilir ama AB ve Asya ülkeleri bunun bir parçası olmayacakları gibi bunu engellemeye çalışacaklardır.
Peki neden;
55.000’den fazla yabancı ortaklı veya tamamen yabancıların şirketi var ülkemizde ve bunların arasında dünya devlerinin orta doğu operasyonları için kurdukları devasa fabrikalar var. 2003 – 2017 yılları arasında yapılan doğrudan yabancı sermaye yatırımı büyüklüğü 185 milyar dolar ve bu yatırımların çok büyük bir çoğunluğu ABD değil AB ve Asya ülkelerinin. ABD’nin değil ama AB ve Asya ülkelerinin yatırımcıları bu yatırımlarının ıskartaya çıkmasını asla göze alamazlar ve bu şirketlerinden ticari işlemlere ısrarla devam edeceklerdir.
Yabancıların BIST’deki hisse yatırımları 68 milyar dolar seviyesinde… Yabancılar sahibi oldukları şirket hisselerinin yok paraya düşmesini seyretmeyeceklerdir. Hali hazırda 1,3 milyar dolarlık bir çıkışın dışında yabancıların borsa da beklemeleri manidardır. Hatta 20.000’den 95.000’lere ucuzlayan borsa da bir iyimser havanın yabancıların alımlarına sebep olabileceğini düşünüyorum.
AB ve Asya Bankalarının ülkemizdeki şirketlere vermiş olduğu kredilerin ödenmemesi riski bu bankaları ciddi etkileyecek düzeyde. Bunlar bu borçlar için şirketlerin canına okumak yerine Türk hükümetinin atacağı doğru adımlar neticesinde oluşacak olumlu hava ile borçları yeniden yapılandıracaklardır.
Dünyanın bir rapora göre 16’ıncı bir rapora göre 18’inci her iki rapora göre ilk 20 büyük ekonomisinden biriyiz. Geçen yılki (2017) dış alımımız 234 Milyar dolar ve bu alımların sadece 12 Milyar Doları ABD’den. AB ve Asya ülkeleri için en önemli pazarız. ABD bu pazardan vaz geçebilir ama AB ve Asya ülkeleri bu pazardan vazgeçemez. Yakında dolar dışında başka para birimleri veya emtialar ile ticaret teklifleri gelmeye başlayacaktır.
Kısacası ABD’li kapitalistler Türkiye’nin batmasını isteyebilir ama, AB ve Asya kapitalistleri onları bu isteklerinde desteklemeyeceklerdir.
ABD Bize Vuruyor, Ama Diğer Ülkeler Korkuyor…
Bir başka husus ise; ABD’nin hedef aldığı ülkelere siyasi müdahalelerinin yanı sıra ekonomik müdahalelerde bulunması, entegre olmuş bir dünya ekonomisinde hedefte olmayan ülkeleri de etkiliyor ve tüm ülkeleri bir gün ABD bunu bize yapabilir korkusu alıyor.
ABD dolarının bir ülkenin hem refahına hem felaketine sebep olabileceği ve bunun yönetimde bulunan bir adamın 2 dudağının arasında olduğu iyice anlaşılmıştır.
Tüm ülkeler ki bunların içinde AB’nin, Asya’nın ve Güney Amerika’nın güçlü ülkeleri de dahil tedbirler almaya başlayacak ve ekonomik tepkiler vereceklerdir. Bu durumun ABD’nin sermayedarlarını ürkütmemesi ve ABD’nin oraya buraya yaptığı ekonomik saldırıların gücünü sarsmaması mümkün değildir.
Yani dünya’nın diğer ülkelerinin ABD’ye karşı harekete geçeceğini beklemek yanlış olmayacaktır ve bana göre bu hareketin ilk kalesi Türkiye olacaktır.
Çin Kısa Vadede Sahaya Eninde Sonunda Girecektir.
Ekonomik olarak bir başka güç olan ve ABD’yi ürküten Çin dünyanın diğer ülkelerini ABD’den kendi safına çekmek, ekonomik, siyasi ve stratejik ittifaklar kurmak için harekete geçecektir ve kesenin ağzını açacaktır.
Yani Çinliler ile ortak yatırımlara ve Çin bankalarından kredi almaya hazır olabilirsiniz…
Kriz Bize Kapıları Açtırır Suriyelileri Biraz da AB Ağırlar.
Hatta bazı Türkleri de…
Türkiye’nin iflasın eşiğine gelmesi ile bu ülkeden kaçacak olanların rotasının AB olması kaçınılmazdır. Suriyeli kardeşlerimize de artık biz size bakamayız ya ülkene ya AB’ye dediğimizde Trakya gümrük kapıları ve Ege denizi insan akınına uğrayacaktır. AB bunu asla göze alamaz.
Bakmayın ABD’nin Türkiye’ye kredi vermeyi yasaklayan kararına Türkiye, isterse AB’den borçlanma konusunda güçlük çekmeyecektir.
Seçim Biter Şov Biter...
Kasım ayında ABD ara seçimleri var ve seçim sonrası Trump; ABD milliyetçileri ve avangelistleri mutlu etmek için bu günlerde başladığı şovlarının en azın büyük bir bölümünü bırakıp rutinlerine dönecektir.
Bu arada bu adamın rutinleri de dünya için pek hayırlı değildir bu unutulmasın…
Ortadoğu İnsanı Ülkemizde Yatırım ve Pozisyon Alma Konusunda Herkesi Şaşırtan Bir Tepki Verecektir…
İronik olarak belki devletleri değil orta doğu insanı Türkiye’de yatırım yapma konusunda sadece ticari değil; siyasi ve ideolojik olarak da değerlendirmeler yapıyor bu durum bu saldırı altında da devam edecektir.
Daha önce olduğu gibi bir şekilde Arap sermayesi bu ülkeye sokulacaktır.
Türkiye Sadece Kendi Tüketicisi ile Değil
Ortadoğu’daki Tüketici Potansiyeli İle Hala En İyi Ticari Partner
Mevcut hükümetin ve Cumhurbaşkanımızın doğrudan mazlum halklara yönelik söylemleri Ortadoğu'da sokaktaki insanı derinden etkiliyor. Türkiye'nin ironik olarak belki Ortadoğu’daki bazı devletler ile arası iyi değil ama halklarla arası bir şekilde çok iyi.
Ekonomisi ve üretimi güçlenen Türkiye’nin ürünlerinin orta doğudaki halklar üzerinde yani doğrudan tüketiciler nezdinde doğal bir marka değeri var. Uluslararası yatırımcılar, üreticiler, markalar bu potansiyelin farkında ve Türkiye ile partner olarak bu ülkelere ticaret yapmanın ABD ile partner olmaktan çok daha kolay olduğunun farkındalar.
O yüzden Kimse bu ülkedeki üretim yatırımlarını kapatmayacak ve iş birliklerini bozmayacaktır.
İç Bileşenler Hiç de Hafife Alınacak Seviyede Değil
Ülkenin ekonomik dinamikleri güçlüdür diye konuşulduğunda hafife alıyor hatta zaman zaman iktidarın attığını söylüyor olabilirsiniz. Ama durum hiç de öyle değil.
Bu ilkenin Merkez Bankasında bulunan altın rezervi Nisan 2018 yılı rakamları ile 541 ton civarında bunun değeri üç aşağı beş yukarı 20 Milyar dolara tekabül bu öyle ama aman bir rakam değil gibi ama bu rakamla Türkiye altın stoğu en fazla 10’uncu ülke. Üstelik vatandaşın yastık altındaki altınlar da buna dahil değil…
95 Milyarı vatandaşın 71 Milyarı şirketlerin olmak üzere kamu dışında kişi ve kurumların elinde toplam 166 milyar civarında dolar stoğu ve Merkez Bankasının elinde brüt 80 milyar dolar net 21 Milyar dolar civarında stoğu var…
Bankaların yapısı daha önce alınmış tedbirler sonucu oldukça iyi, Bu travma hali hazırda banka iflasına sebep olmayacak ama daralma olabilir.
Piyasada TL bazında bir daralma yok. Piyasada TL fazlaca var. Bu enflasyon için iyi değildi ve Doların daha önceki yükseliş trendinin ve enflasyondaki artışın nedenleri arasında idi ama bu travmada işimize yarayacak.
Vatandaşın en azından büyük bir çoğunluğun morali fevkalade yüksek bu önemli bir dinamik.
Sonuç olarak
Bir önceki yazımda ve bu yazımda da dediğim gibi yarının hesaplaşmalarını bugün yapmaya, dünü eleştirerek ortalığı toza dumana katmaya hiç gerek yok…
Ekonomi yönetiminde bulunanlar kör göze parmak sokar nitelikte hatalı tercih ve kararlar almazlar ise ve ülkemin tüm paydaşları, yönetenlere kızsalar bile kendilerinin bugünü çocuklarının yarını adına devletinin yanında durursa biz bu travmayı krize dönüşmeden Allah’ın izni ile atlatırız.
Az veya çok hasar görür müyüz? Evet görebiliriz.
Ama yıkılmayız.
Hatta bir ihtimal daha güçlü bile çıkabiliriz bu travma sürecinden…
Vesselam…