top of page
Nail Şengün

Sayın Patronlar; Çalışanlara, Güvenilirlik ve Sadakat Nutukları Atmadan Önce İyi Düşünün...

Bugüne kadar hizmet verdiğim veya tanıştığım patronlar ile sohbetlerimizin bir yerinde “Hocam artık güvenilir adam bulamıyoruz” ya da “dürüst çalışan bulmak çok zor hocam” veya “nerede o eski ustalar, şimdi dürüstlük diye bir şey kalmadı” ya da “hocam artık herkes menfaat peşinde, sadakat, bağlılık falan kalmadı…” sözlerini duymadığım yok denecek kadar azdır.


Özellikle “eski toprak” patron ve yöneticiler (ki bunlara şimdilerde “X kuşağı” deniyor) zamanında kendilerinin, kendi işleri veya “el işinde” yaptıkları fedakarlıklarını, dürüstlükleri sebebi ile çalmadıklarını düşündüklerinde bu cümlelere “bizim zamanımızda…” diye başlayan cümleler ekleniyor.


Bu konunun yani işletmelerde ve tabi ki tüm örgütsel yapılarda, mensuplar, bir başka ifade ile iç paydaşlar ile yaşanan güvenilirlik ve sadakat problemlerinin önemli olduğunu ve birçok işletmenin bu sorun yüzünden gerektiği halde yeni personel ve yöneticiyi işe alma veya çalışan ve yöneticilerine yetki verme veya bir işi emanet etme de güçlük yaşadığını biliyorum.


İnsanlara güven duyma konusunda güçlük, patronların işletmelerde, üst düzey bürokratların kamu kurumlarında, politikacıların parti teşkilatlarında, biz “fakir” seçmenlerin de nereye oy vereceğim diye düşündüklerinde vs. vs. yaşadığı bir gerçeklik… (Politikacı, seçmen, oy falan deyince Nail hoca işi siyasete dökecek diye düşünenleriniz oldu değil mi ?... Oldu oldu…)


Her ne kadar zaman zaman güncel siyasi gelişmelere dair yazılar yazsam da bu yazı serisinde konuyu siyasi mecraya çekmenin, bu konuyu irdelerken bana ve yazılarımın hedefi olan iş dünyasına bir faydası yok. Bu yüzden konuları siyasi mecraya çekmeyeceğim.



Ama siyaset aktörlerinin, ama partilerini, ama hükümeti veya devlet organlarını yönetirken bu yazıları okuyup “fayda görmeleri mümkün mü?” diye sorarsanız; “onlara bir şey öğretmek bizim haddimize değil ki, şüphesiz ki parti ve devlet büyüklerimiz her bir şeyi bizden iyi bilir, onlar hata yapmış zannetsek bile aslında yaptıkları hata değil, olsa olsa biz cahillerin konulara hakimiyetini kontrol etmek için vaka çalışmasıdır. Ayrıca bir konu hakkında zat-ı alilerinin “bilmedikleri” değil “hatırlayamadıkları” veya “hata yaptıkları” değil “yanıltılmaları” söz konusudur.(!!!)” demekten başka bir şey diyemem. (Öyle parti başkanlarına, bakanlara, başbakanlara ders vermeye kalmayın. Bak ben bile "haddimi" biliyorum... Bu yazı serisi şimdiden faydalı oluyor değil mi… Ders alın biraz, ders…)


İşletmelerde Çalışan Güvenilirliği ve Sadakat Problemleri ile başa çıkma konusunda patronlara önerilerde bulunmak için aslında bu ilk yazım oldu ama son olmayacak, (Evet, birden fazla yazı yazacağım ama kaç tane olacak şimdilik bir fikrim yok. Aklıma gelen konular oldukça veya soruldukça yazacağım anlayacağınız.)


Yazı serisi boyunca sadakat konusunda elbette genel kabul görmüş motivasyon teorilerine atıfta bulunacağım. Özellikle aidiyet ve sadakat konusunda motivasyon teorileri bilimsel bakış açısı kazandırıyor yönetim bilimine… Ancak bu teorilerin yanı sıra deneyimlerimden edindiğim kişisel bazı önerilerimi de paylaşacağım. (Bu arada belirtmek isterim ki "Motivasyon Teknikleri" benim ilk eğitim konumdur. Bu eğitimi o kadar çok vermiştim ki, bir ara adımın memleketim Denizli’de “Motivasyoncu Nail hoca” olarak anıldığını da unutmuyorum. Bu eğitim konusunda beni hazırlayan ve bu eğitimi verme konusunda cesaretlendiren, Funika Holding Eski Eğitim Müdürü Sayın Mehmet YÜKSEL hocamı ve konu hakkında akademik bilgilerini paylaşan Prof. Dr. Feyzullah EROĞLU hocamı sevgi ve muhabbetle selamlıyorum)


Güvenilirlik problemleri ile ilgili olarak da iç denetim, iç kontrol ve süreç yönetimi gibi yönetim araçlarının sizlere sağlayacağı imkanların neler olduğunu paylaşacağım.


Ancak ilk olarak güvenilirlik ve sadakati çok önemseyen patronlara "işe" kendilerinden başlamaları gerektiğinin önemini anlatmaya çalışacağım.


Dürüstlük ve Sadakat Timsali Bir Patron İseniz Bu Yazıyı Pas Geçebilirsiniz


İşletmelerde Çalışan Güvenilirliği ve Sadakat Problemleri konusunda ilk değinmek istediğim konu “patronların” önce kendilerine bu konuda çeki düzen vermelerinin gerekeceği yönündeki tespitlerim olacak. Elbette güvenilirlik ve sadakat konusunda çeki düzene ihtiyacı olmayan dürüst ve güvenilirlik timsali patronları bu başlık altında yazacağım hususlardan ve önerilerimden tenzih ediyorum… (Onlar bu konu ile ilgili diğer yazıları bekleyebilirler yada Nail hoca, dürüstlük ve sadakat konusunda kendilerine çeki düzen vermeleri gereken patronlara ne demiş diye okumaya devam edebilirler.)


Dürüstlük ve Sadakat Zaafiyeti Olan Bir Patron İseniz

İşiniz Kolay Olmayacak


İşletmelerde çalışanlar ile yaşadıkları veya yaşayacakları güvenilirlik ve sadakat problemleri ile başa çıkmak için, değerli eğitimci ve danışmanların yazdığı çizdiği, benim de bu yazı dizinde bazılarından bahsedeceğim birçok uygulama ve düzenleme var.


Ancak patronlar bilmelidir ki, bu uygulama ve kuralların hayata geçirebilmesi ve sonuç vermesi için, sadakat ve güvenilirliğin ne kadar önemli olduğunu bizzat kendileri yaşayarak, göstererek çalışanlara hissettirmek zorundadır. (Yani kısacası "balık baştan kokar" dedirtmemeleri lazım.)


Sadakat ve güvenilirliğin sadece çalışanların ahlaki sorumluluğu olduğunu düşünen ama kendi söz ve davranışlarında güvenilirlik ve sadakat zafiyetleri olan patron ve yöneticiler çalışanlarına bu konuda kural koymak veya nutuk vermekten hemen vazgeçsinler.


Çünkü özellikle suistimal ve kötü niyetli işlemleri engellemek için önerilecek uygulamalar sadece çalışanların değil patronlarında bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek yapacakları sadakat ve güvenilirlik zafiyetlerini önlemeye yarayacaktır. Koyacakları bazı yasaklardan, belirleyecekleri bazı ilkelerden kendilerini muaf tutacak veya bu kural veya ilkeleri ihlal edenler için “gereğini” yapamayacak olan patron ve yöneticilerin işletmelerinde güvenilirlik ve sadakat problemlerini engellemek mümkün değildir.


(Hocam tamam anladık ne demek istediğini sadede gel mi diyorsunuz? Tamam kızmayın hemen geçiyorum o konulara…)


Patron Yalan Söylerken Çalışanlarına;

"Yalan Söylemeyin Arkadaşlar..." Diyebilir mi?


Patron ve yöneticilerin en hassas olduğu konu çalışanlarının (özellikle kendisine) yalan söylemesi, yanıltıcı bilgi vermesi, dürüst davranmaması vb. durumlardır. Yalan, büyük ve varlığına iman ettiğim hesap gününde huzura çıktığımızda, kolay kolay mazeret beyan edemeyeceğimiz bir günahtır. Yani burada “patron yalan söylüyorsa çalışanların da yalan söylemesi doğaldır veya mubahtır” diye bir şey söylemiyorum. (Zorlama anlam çıkarmayın. Sonra ağzımızın tadı kaçmasın)


Dürüst insan doğruları söylemenin kolay olduğu yerde ve zamanda yalan söylemeyen değil, yalan söylemenin kolay olduğu yerde ve zamanda doğruyu söylemenin bedelini ödemeyi göze alan kişidir.


Burada ifade etmek istediğim husus bir patronun “bizim şirketimizde yalana yer yoktur veya dürüstlük en temel ilkemizdir” diye nutuk atacak veya kurallar koyacak ise, söylediğinin ve koyacağı ilke ve kuralların kendisini de bağlayacağını unutmaması gerektiğidir.


Çalışanına, müşterisine, ortaklarına ve devlette dahil diğer tüm muhataplarına küçük veya büyük, mecburiyetten veya keyfiyetten yalan söyleyen veya dürüst davranmayan (buna telefonda görüşmek istemediği bir kişi için sekreterine “yerinde yok de” demek de dahildir) bir patron, çalışanlarına “yalan kötü bir şeydir arkadaşlar, yalan söylemeyelim lütfen” derken yüzü kızarmadan bunu yapamayabilir yada bu sözleri çalışanları güldürebilir.


Patron Bazı Yalanlara “Beyaz Yalan” Derse, Yalanı

Meşrulaştırmış Olur…


İş hayatında iyi bir sonucu sağlamak için küçük (?) yalanlar söylenebilir diye bir şey duydunuz mu? (Ben duydum…) Mesela “bazı” patronlara göre, bir müşteriye, onun için çok yararlı olacak ve gerçekten iyi bir ürünü satma esnasında ufak tefek yalanlar veya bilgi saklamalar olabilirmiş ve buna "beyaz yalan" denirmiş,


Yine “bazı” patronlara göre şirketin yaşaması için (ki onca kişi bu şirketten ekmek yiyormuş) bir satışı kaçırmamak için veya bir malı ucuza almak için veya bir ödemeyi ertelemek için ufak tefek yalanlar söylemek günümüzde gayet doğalmış. Yalansız iş olur muymuş, Kim Yalan söylemiyormuş falan falan...


Yani karşıdaki kişiye zararı olmayan yalanlara beyaz yalanlar denirmiş. (Bak ciddiyim ben duydum bunu…)


Bir Patron olarak siz; kendi söylediğiniz bir yalanı veya dürüstlüğe uymayan davranışı veya kendi menfaatinize söylenmiş bir yalanı “beyaza” boyarsanız, çalışanlarınızın da ellerinde fırça ve boya kutusu ile karşınıza gelmesini hoş görmeniz gerekir.


Dürüstlük Sadece Çalışanın Patronuna Karşı Ahlaki Sorumluluğu mu?


Patronlar ve yöneticiler çalışanların işler konusunda bilgi verirken dürüst olmasını önemserler ve bu gayet doğaldır. Ama “bazı” patron ve yöneticiler müşterisini bir yalanla ikna edip zor bir satışı yapan satış temsilcisine “aferin sana, amma uyanıksın ha…” derler.


Ya da müşteri karşısında zor duruma düşmekten şirketi sağlam bir yalan ile veya bir bilgiyi saklayarak kurtaran personeli takdir eden “bazı” patronlar ve yöneticiler var mıdır? Evet vardır…


Devletten vergi kaçırırken, çalışanın SGK primini eksik öderken, kasada para varken günü gelen ödemeyi “valla işler bozuk kardeşim, gelecek ay ödesek olur mu” derken, dürüstlük ilkesi aklının ucundan geçmeyen “bazı” patron ve yöneticilerin çalışanlarına dürüstlük dersi vermesi çok komiktir. (Bakın “bazı” diyorum ve “bazı” kelimelerini tırnak içine alıyorum. Hepinizi veya herkesi kastetmiyorum)


Sadakat Karşılıklıdır


Patron ve yöneticilerin hassas oldukları bir başka konu ise çalışanlardaki sadakat zafiyetleridir. Çalışanların az bir ücret farkına başka şirkete gitmeleri (ki bu konuda bir yazı hazırlıyorum) verdiği iş bitirme sözlerine uymamaları, işleri kendi işleri gibi sahiplenmemeleri vb. konular, “bazı” patronlar ve yöneticiler için sadakat problemi gibi algılanır.


Patronlar çalışanlarına sadakat konusunda vaaz verecekler ise, bir ilişkide sadakatin tek taraflı bir beklenti olamayacağını bilmelidir. Bir başka ifade ile bir "patron" çalışanlarına verdiği sözlere sadık değil ise çalışanlarının da kendilerine ve şirketlerine sadık olmalarını bekleyemez.


Verdiği terfi sözlerine uymamak, vaat ettiği performans primlerini ödememek, “şimdilik asgari ücretle başla, 6 ay sonra tekrar görüşürüz” deyip, bir yıl boyunca köşe bucak bu görüşmeden kaçmak, ekonomik krizlerde, hiçbir gayri menkulünü, hiçbir lüks aracını satmadan veya lüks harcamalarından kısıntıya gitmeden ilk olarak personel azaltmayı seçip çalışanlarını kapının önüne koymak vb. alışkanlıkları olan patronların, çalışanlarından yüksek sadakat beklemeleri beyhudedir. (Bu arada gayri meşru bir ilişki ile eşini aldattığı herkesçe malum patronların sadakat ve tabi ki yüksek ahlaki değerler konusunda çalışanlara ders vermesi de mümkün değildir. Huzurda hesap vermeyi hiç bahsetmiyorum... Bu böyle biline...)


Patronlar İşletmelerinin Sadık Olmaya Değer Bir Şirket

Olmasını Önemsemelidir.


Bir başka konu ise şirketin 3. şahıslara karşı izlediği sadakat ve dürüstlük politikalarının şirketi sadık olunmaya değer kılıp kılmadığı hususudur. (Bu konuyu da bir başlık olarak ilerleyen tarihlerde ele alacağım.)


Kısaca değinmek gerekirse; bir şirketin, müşterilerine, tedarikçilerine, devletine verdiği sözlere, taahhütlere, imzaladığı akitlere sadakatinde eksiklik varsa, yani şirket “kurumsal bir sadakatsizlik” abidesi ise, patronun “arkadaşlar sadakat kurumsal ilkemizdir, işimize, şirketimize sadık olalım, sahip çıkalım...” şeklindeki beyanatı şaka gibi gelir çalışanlara…


Sonuç Olarak…


Sonuç olarak başlığı altında öncelikle belirtmeliyim ki; çalışanların bilmeyerek yani "hata" ile veya bilerek yani "kasıt" ve "suistimal" ile şirkete zarar vermesini engellemek, tüm çalışanlarınızın güvenilirlik ve dürüstlük abidesi olmasını beklemek ile değil kurumsal yapınızın insanların hata ve kasıtlı olarak zarar vermesini engelleyecek şekilde kurulması ile mümkün olacaktır.


Bir başka ifade ile hırsızlık da dahil bir çok suistimal ve amiyane tabir ile hainlikten korunmanız için çalıştığınız her insanın güvenilir olmasına değil kurduğunuz iş düzeninin ve kurumsal yapının güvenilirliğine bel bağlamalısınız. (Bu konuda bu yazı dizisi boyunca bir çok önerim olacak)


Sadakat problemleri için ise "sadık olmaya değer bir patron olarak" veya şirketinizi "sadakate değer bir şirket" haline getirerek çözüm üretebilirsiniz. Ancak bir patron olarak kendi söz ve davranışlarınızda güvenilirlik ve sadakat zafiyetleri var ise işletmenizde güvenilirlik ve sadakat konusunda işinizi kolaylayacak çözümleri ve uygulamaları hayata geçirirken zorlanırsınız.


Yani bazı uygulamalar ve sistemler siz her gün yalan söylerken çalışanların sizi kandırmamasını veya çalmamasını sağlar. Ama siz bu sistem ve kuralları kuramaz, koyamazsınız, uygulayamazsınız.


Tıpkı kanun koyucuların, bir gün kendisinin de veya yakınlarının da bilerek veya bilmeyerek işleme ve yargılanma ihtimali olan bir suç için verilecek cezayı tayin ederken, bir sürü hafifletici sebep şerhleri koyması ve cezayı “çok da yüksek tutmasak iyi olur” demesi gibi…


Vesselam…

215 görüntüleme

Yazılar / Paylaşımlar

bottom of page