Profesyonellik Sorunu...
9 Temmuz 2019
Profesyonel veya profesyonellik kavramını kendisini tanıtırken kullanmak çok hoş gelir herkese...
Hatta bu kavram kendisinin tanımlanmasında ve tanıtılmasında başkaları tarafından kullanıyor ise hafiften koltukları kabarı verir insanın... Yani "Nail bey profesyonel bir eğitmendir" diye takdim edildiğinde iyi gelir bana...
Şirketlerde çok sever profesyonel tanımlamasını... "Efendim şirketimiz eğitim konusunda profesyonel bir şirkettir" demek çok havalıdır tanıtım sunumlarında ve reklamlarda...
Türk Dil Kurumu (TDK) aslen Fransızca kökenli olan "profesyonel" kavramını "bir işi, bir mesleği kazanç sağlamak gereğiyle yapan kimse", "işinin uzmanı, ustası olan kimse" olarak "Profesyonellik" kavramını ise "profesyonel olma durumu" olarak tanımlıyor. TDK "bir şeyin profesyoneli" tanımlamasını ise "bir işin, bir uğraşın bütün inceliklerini bilmek ve onu ustalıkla yapabilmek" olarak açıklıyor.
İş dünyasında profesyonel yönetici deyince ise bir işi işin sahibi adına ücreti karşılığında yöneten kişiler anlaşılıyor.
Spor camiası için ise tanım gayet açık; "ücretle çalışan sporcu"...
Konuyla ilgili yazarların, uzmanların ve bu konuya benim gibi söyleyecek şeyleri olanların yazdıklarına baktığınızda ise iş kavramsal tanımlamalardan çıkıyor, başka başka konulara kayıyor. Profesyoneli; "iletişim ve davranışları ile İyi bir rol model olması", "zamanı etkili kullanması", "giyinişine özen göstermesi", "karşısındakini dinlemesi", "iyi bir dinleyici olması" vb. nteliklerle tanımlayanların yazılarına bolca rastlarsınız.
Ben "profesyonel" ve "profesyonellik" kavramları için yapılmış tanımların bir kısmına katılmıyorum bir kısımını ise eksik buluyorum...
Bir işi inceliklerini bilen ve yapabilen kişiye zaten dilimizde "usta" deniyor. Ücreti karşılığı iş yapan kişiye ise işgören veya ücretli çalışan demek de çok yanlış değil. Üstelik her ücret alanda işini profesyonel yapmıyor.
Şimdi bu yazıyı okuyan bazı patronlar, "ücretini verdiğimiz halde işleri mahfeden yönetici ve çalışanlara da mı profesyonel diyeceğiz" diye soruyordur. Yani neymiş: bir işi ücreti karşılığı yapmak kişiyi profesyonel yapmıyormuş...
Yada araç tamiri konusunda usta olduğu bildiğiniz bakım için verdiğiniz bir aracı bir türlü zamanında teslim edemeyen oto tamircisine "profesyonel diyecekmiyiz hocam..." diye soranlarınız da vardır. Yani neymiş bir işin tüm inceliklerini bilmek de koca koca ustaları profesyonel yapmıyormuş...
Profesyoneller "şu özelliğe sahiptir", "şöyle şöyle yaparlar" diye yapılan tanımlarda sayılan nitelikler veya tutum ve davranışlar iyi bir insanın ya da iyi bir çalışanı nitelendiriyor. Üstelik bu niteliklerin bazılarını yerine getirmek her iş, meslek veya görev için pek mümkün de değil. Profesyoneli bu tip nitelikler ile tanımlayanlara, "yaptığı işin gereği bu niteliklerin birini sağlayamayan profesyonel olamıyor mu, mesela "profesyoneller iyi giyinirler" diye tanımlama yaptığınızda işini çok iyi yapan bir dış cephe boyacısı profesyonel olamıyor mu?" diye sorabilirler...
Benim "profesyonel" ve "profesyonellik" kavramlarına bakışım biraz farklı...
Bana göre "profesyonellik; bir işin veya görevin veya yetkinin gerekliliklerini ve konulmuş kurallarını bilmek, her şart altında bu gereklilik ve kuralları uygulamak, bu gereklilikleri ve kuralları görevin, işin ve yetkinin icrası esnasında vazgeçilmez öncelik haline getirebilmedir."
Biraz daha konuyu açmak gerekirse bana göre profesyonelliğin 3 bileşeni vardır.
1. Ustalık
Profesyonel bir kişi mesleğinin veya üstleneceği bir görevin veya verilen bir yetkinin icrası için gerekli tüm bilgi ve becerilere sahiptir bir başka ifade ile "ustadır". Yani işinin teorisini, pratiğini, hukukunu, kanununu, varsa göreve veya görevim yapıldığı kuruma özel kurallarını çok iyi bilir.
2. İstikrar
Profesyonel kişi işin, görevin ve yetkinin gerekliklerini ve kurallarını, işin, görevin ve yetkinin yerine getirilmesi için uygun tüm koşullarda icra eder. Yani işi yaparken kişisel veya özel koşullara değil, işin gerektirdiği koşullara bakar. Daha basit ifade ile işi doğru veya eksiksiz yapması keyfiyetinden değildir. Kişilerin baskısı ile veya bir tanıdığın hatırı ile veya birine yaranmak için veya işin havasını atmak için bu gerekliklerden taviz vermez bu gereklikleri ve kuralları eğip bükmez.
3. Ahlaklı Tutarlılık
Son olarak profesyonel kişi üstlendiği iş, görev ve yetkinin gerekliliklerini her durum, koşul ve ortamda aynı şekilde yerine getirebilir. Yani kişilere, ortama veya koşullara göre işin, görevin ve yetkinin şeklini, miktarını, kalitesini, süresini değiştimez. Profesyonel kişi işinin, görevinin ve yetkilerinin gereklilik ve kurallarına uymayı ahlaki bir tavır olarak kabul eder.
Gelelim profesyonelliğin para ile ilişkisine
Aslında ilişkiyi kurmak gayet basit. Bir işin gerekliliklerini iyi bilen ve bu gereklilikleri her koşulda yerine getiren kişiler genellikle üstendikleri görev ve işlerini bir çok kişiye göre daha iyi yapar ve tercih edilen kişi olurlar. Bu kişi özel sektörde ise işini iyi para karşılığı yapar veya iyi para verene çalışır.
Örneğin profesyonel bir futbolcu günde iki bazen üç antrenmana çıkar, kamplarda konulan tüm kurallarauyar ki buna aileleri ile görüşmemek de dahilolabilir. Takıma verilen taktik gereği görevini eksiksiz yerine getirmeye çalışır yani kafasına gör sahada koşmaz, 40 derece sıcakta da, 12 derece soğukta da, sağnak yağmur altında da maça çıkar yani "abi bu gün hava çok soğuk ben gelmiyim, siz 11.ci olarak Nail abiyi çağırın" demez, deplasmanda tüm tribünler ağza alınmaz küfürler ederken "ben küstüm oynamıyorum" demez veya golünü atmaktan çekinmez, nasıl şut atılacağını, nasıl depar yapılacağını, nasıl ofsayta düşülmeyeceğini veya düşürüleceğini, nasıl koşu yoluna top atılacağını, vakitten nasıl çalınacağını çok iyi bilir ve bunları her koşulda yapabilir. Bu yüzden iyi bir futbolcu olur ve iyi para veren takımda top oynar.
Burada yanlış anlamaları veya bazı duygusal (!) itirazları gidermek adına hemen şunları belirteyim;
Profesyoneller sadece para için çalışır demiyorum, iyi çalıştıkları için iyi para alır diyorum.
Duyguları yoktur demiyorum, duygularının esiri olmazlar diyorum.
Prensipleri yoktur demiyorum prensiplerine uymayan işlere soyunmazlar, prensiplerine uymayan bir işi yapmaya kaltıklarında da işin gerekliliklerini ve kurallarını kendi prensiplerine uydurmaya çalışmazlar diyorum.
Sadece iş düşünürler demiyorum işlerini yaparken disiplinlidirler diyorum.
Profesyoneller robot gibi çalışır demiyorum, insani ilişkilerinin işin gereklilik ve kurallarını etkilemesine ve kararlarını objetif vermesine izin vemezler diyorum.
Profesyonel olmayan kişiler ve iş görmeler insanı yoruyor
Terfi zam dönemlerinde belirlenmiş kriterlere değil duygusal iletişim ve ilişkilerini önceliğe alan iş dünyasının bazı yöneticilerini veya patronlarını,
Finans yönetimini kasa hesabı tutmak ve ödeme yapmaktan ibaret sanan ve/veya ödemelerde sırası ve tarihi gelene değil işine gelene ödeme yapan bazı finansçıları,
Söz verdiği bir işi; söz verdiği şekilde, söz verdiği tarihte ve söz verdiği yerde yerine getirmeyen ama esnaflığın kutsallığından bahseden bazı esnafları,
Müvekkilinin davasını ihmal eden ama kendi davasını asla unutmayan bazı avukatları
Hipokrat yeminini ezbere bilen ama yeminin manasını kavrayamamış bazı doktorları
Tanıdıklarının veya "mühim kişilerin" işlerini hızlıca ve eksiksiz yaparken sıradan birini bekleten veya onun işini elinin ucuyla yapan bazı kamu personellerini
Suçlunun elini sıkarak karşılayan bazı polisler (!)
Konulmuş yasa, kanun ve kuralları kendilerine, yakınlarına ve bazı mühim kişilere uygulama konusunda zaafiyet gösteren veya farklı uygulayan veya eksik uygulayan veya uygulamayan bazı yetkilileri (!)
ve daha sayamadığım kendilerine profesyonel diyen ama profesyonelliğin ruhunu anlayamadığını gördüğüm daha bir çok "bazı kişileri (!)" gördükçe ve bunlarla karşılaştıkça yoruluyor insan..
Acı olan çevremizdeki kişilerden ve kurumlardan profesyonel davranış ve iş beklerken kendi işlerimizde, görevlerimizde ve sahip olduğumuz yetkilerin kullanımında ne kadar profesyonel olduğumuzu sorgulamıyor olmamız
Aslında bunu sıkça yapmalıyız...
Çünkü "profesyonellik" bir toplumu oluşturan bireylerin kendi işlerine yansırsa toplumun kurduğu tüm işletmeler ve kurumlar da profesyonelleşir ve toplumun bireyleri çalışanlarını, yöneticilerini, patronlarını, iş yaptıkları kurum ve kişileri, bürokratlarını ve siyasetçilerini değerlendirmede profesyonelliği de bir kriter olarak görmeye başlarlar...
Tabi ülkeyi yöneten siyasetçiler ve bürokratlar da toplumun profesyonellik arayışını ve profesyonelleşme gayretini destekleyen ülke ortamını sağlamak, verdiği kararlarda, görevlerinin icrasında ve davranışlarında buna örnek ve ön ayak olmak zorundadır. (Ve bu konu ülkemizde başlı başına bir sorundur buna ayrıca bir cilt kitap yazmak gerekir.)
Bu yazımdan sonra her okuyucunun kendisini, işini ve işletmesini önerdiğim profesyonellik tanımı ve bileşelerine göre değerlendirmesini tavsiye ederim. Önce krendimizin etkilediği konularda profesyonel olmayı önemseyelim ki diğerinin profesyonelliklerini sorgulayabilelim.
Bu arada "aile şirketlerinin profesyonelleşmesi deyince ne anlamalıyız" ve "devletin profesyonelleşmesi deyince ne anlamalıyız" üzerine fikirlerimi de birer yazı ile gelecekte paylaşmak isterim...
Vesselam